mIRCForumlari - mIRC ve IRC Kullanıcılarının Paylaşım Platformu
  https://www.mircforumlari.net/iletisim/


SohbetG.Com

Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler
Alt 12 Ağustos 2023, 02:00   #1
Çevrimdışı
Ra'
Üyelik tarihi: 09 Haziran 2023
Konular: 1289
Mesajlar: 1.535
Nerden: Aydın
Cinsiyet: Erkek
Web Site: mIRCForumlari
Alınan Beğeni: 125
Beğendikleri: 91
@Ra'
Standart Eminlik

Erdemler Sözlüğü’nde[1] eminlik erdeminin tanımı şöyle belirtilmiştir: “Şüphesi olmamak”; “Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu ve kuşkuları yenmek.”
Şüphe etme, kararsızlık, kuruntu ve kuşku durumları, insanın en temel psiko-sosyal ihtiyaçlarından olan kendine güven ve inanma eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Kendisini zorlayan sınırlarıyla karşılaştığında onların üstesinden gelebilecek güçlerinden şüphe duyan insan sorumluluk alamamakta, söz verememekte, kendisiyle doğrudan veya dolaylı olan durumlarla ilgili kararlar alamamaktadır. Güvensizliğin arkasında gizli bir tembellik de söz konusu olabilir. Sınırlarıyla ilgili olarak onları zorlama ve gerçek bir değişim kazanmak üzere çaba sarf etmek yerine rahatlığa kayarak veya kendini emniyete alarak “mümkün değil”, “yapamam” diyebilmektedir. İnsanın varlık enerjisi, yaratıcı gücü, huzur ve güven ortamında kendisini gösterebilirken, güvenme ve inanma eksikliği şüphe, kaygı ve başarısızlığa yol açmaktadır. Zihinsel olarak başaramayacağı veya tam ve eksiksiz yani mükemmel olarak yapamayacağına dair bir şüphe ve kaygı sonucunda üstü örtülü bir kaçınma veya açıkça bir reddetme gerçekleşir. Bunun üstesinden gelemeyeceğine kendisini inandırarak, zor olan şeylere karşı rahatlığın emniyetini tercih etme, kuşku ve kuruntuya teslim olma ile varlığının enerjisi ve yaratıcı gücünü kullanabilme fırsatını elinden kaçırmaktadır. Kendine güvenen ve inanan veya bu olumsuz hâlleri yenmeye hazır olan insan, kendisini gerçekleştirmek için deneme fırsatlarını kabul eden insan olmaktadır. Aynı zamanda hiçbir şeyin mükemmel olamayacağını bilendir, ancak mükemmel olmak yerine yapacaklarından emin olmaktadır.
İnsanın olumsuz düşünce ve duygularını yenerek ve kendisine fırsat vererek gerçekleştirdiği tecrübelerin birikimi, hafızaya ve bilince yerleştirildiğinde, bilmediği veya şüphelendiği şeyler hakkında bilgi sahibi olması, güven ve inanma üzerinde etkili olmaktadır. İnsan bir şey yapamıyorsa bilmediğindendir, bir şeyin veya şeylerin bilgisine sahip olunduğunda ise yapabilirim demektedir.
Kendinden emin olma ve kendine inanma, bizzat yaşantıya dönüştürdüğü bilgilerle elde ettiği tecrübelere dayanır ve bildiğini tecrübe etmekle doğrulanır. Aynı zamanda eminlik, kendimizi güvende hissederek hiçbir problem yaşamayacağına dair bir inanma değildir, aksine hayatta her zaman problemlerin var olacağını kabul ederek, günlük problemlere çözüm arama ve bundan gelen tecrübelerle problemleri çözme kapasitesine sahip olacağını bilmektir.
Eminlik, dışsal desteklerden ileri gelmemektedir, içsel desteklerden kaynaklanmaktadır. Eminlik içerisinde olan insanın övgü dolu sözlere, onaylama veya lara ihtiyacı yoktur. Narsist kişilerin durumu budur, ne yaparlarsa yapsınlar mükemmel olacağından emindirler; beğenilme, ilgi ve onaylanma beklentisi içerisindedirler. Kendinden emin olan insan ne kendisini karşısındakilerle kıyaslar, ne onlardan gelen yargılayıcı, eleştirel, tahrik edici sözlere kulak verir ne de egosal sesini dinler.
“Yunus Emre ve Aşka Yolculuk” adlı TV dizisinden bir başka eminliğe göz atalım. Kadı olarak Yunus’un ilk tayin yeri Ankara-Nallıhan’dır. Görev yerine giderken yolda yaşlı bir adamla tanışır, yoldaşlık ederken sohbet de ederler ve Yunus okula gitmediğinden söz eden yaşlı adamın bilgeliğine şaşırır. Yolda mola verdikleri sırada Yunus suyun karşısında birinin bir adamı bıçakladığını görür ve hemen “ne yapıyorsun?” diye tepki verir, adam kaçar. Gelir yaşlı adama durumu anlatır, yaşlı adam şaşırtıcı derecede sakindir ve Yunus’a aldırmıyormuş gibi görünür. Yolda tekrar konuyu açar, çünkü unutamamakta ve katile kızmaktadır. Yaşlı adam, “Tasa etme, elinden kaçırsan da kaderden kaçamaz, gördüğün kişi katilse kader onu bulacaktır” der. Yunus “Sen kadıdan mı yanasın, katilden mi” diye sorunca yine sakince “Ne kadıdan yanayım ne katilden. Hakikatten yanayım.” cevabını verir. Gördüğüne inanmayıp da neye inanacağı konusunda ısrar eden Yunus aldığı cevapla biraz sarsılır. “Benim inandıklarım arasında pek azı gözle görülür. Hele şu âmâ gözümle gördüklerim pek azdır.” Yunus kadı olarak hem ilminden emindir hem de gördüklerinden. Hayatta kendindeki değerli varlığı görmede âmâ kalan göz, dışardakileri görmede kartal gibidir. Kendinden emin olamayan ise gördüklerinden emindir. Katilin o kişi olduğundan son derece emin olan Yunus, kendisine o kişinin masum olabileceği konusundaki uyarılara kulaklarını tıkar, onu idama mahkûm eder. Taptuk Emre ile aralarında geçen şu konuşma da etkileyicidir: “Benim kararım yanlış mıdır, hatalı mıdır ki değişsin. Gözümle gördüm katili.”
“Adalet kadının gözleri midir ki? Ya kadı kör ise? Ben bir katili görmedim kadı efendi, seni doğrulamak için yanlış konuşmaktan korkarım.” Bir zaman sonra onun kulaklarını açan ve şüphe uyandıran yaşlı adam sayesinde nihayet olayı araştırmaya karar veren Yunus, katil olduğundan emin olduğu kişinin masum olduğu gerçeğiyle yüzleşir. Gözleriyle gördüğünden emin olan ile gözüyle görmediğinden emin olan… Yunus, hatalı hüküm verdiği başka iki vaka ile de yüzleşir ve sonunda istifa eder, yaşlı adamın yani sonradan Taptuk Emre olduğunu öğrendiği kişinin bilgeliğine sığınır.
Maddesel dünyanın görünür gerçeklerine bağlı emin olma durumunun değişken olduğunu bilmekteyiz ve eminlik dış şartlardan değil iç şartlardan gelmektedir, asıl olan kişinin kendi içsel eminliğidir ve bu, görünmeyen varlıktan, fiziksel olmayan görüş gücüne sahip olandan kaynaklanan eminlik, şüphe, kaygı, kararsızlık vb. tüm olumsuzluklardan insanı koruyan ve yol gösterendir.



Kabuk yaraya sadık değil...
  Alıntı ile Cevapla

Cevapla
Etiketler
eminlik

« Gerçeği Aramak | - »

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler