mIRCForumlari - mIRC ve IRC Kullanıcılarının Paylaşım Platformu
  https://www.sosyalchat.com/


SohbetG.Com

Kullanıcı Etiket Listesi

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler
Alt 12 Nisan 2024, 17:43   #1
Çevrimdışı
NaR
Üyelik tarihi: 16 Ağustos 2023
Konular: 335
Mesajlar: 360
Nerden: Hollanda
Cinsiyet: Kadın
IRC Sunucu: gurbetyeri.net
Alınan Beğeni: 96
Beğendikleri: 17
@NaR
Standart Veysel Karani ve anne sevgisi

Veysel Karani'nin anne sevgisi;

Küçük Üveys’in annesinden bir tek isteği vardı. Günlerdir bu isteğini zihninde bekletiyor, anneciğinin neşeli bir anında teklifini yapmayı tasarlıyordu. Beklediği anın geldiğini gördüğü bir sırada, isteğini şöyle dile getirdi:

– Sevgili anneciğim bende çok hakkın var. Maddî- mânevî yüküm altında inledin. Bunu bilen evlâdım olarak yanından bir em olsun ayrılmak istemem, hizmetini hiçbir şey’e değişmem. Ancak, mesele Resûlüllah’ın ziyareti olunca durum değişiyor ve senden Medine’ye kadar gidip gelmem için izin vermeni istiyorum. Hemen herkesin ziyaret edip sohbetiyle müşerref olduğu âhir zaman peygamberini görmezsem gözlerime uyku girmeyecek. Ne olur, bana izin ver, Resûlüllah’ı bir defacık olsun göreyim, birkaç dakikalık sohbetinde bulunayım. Hemen dönerim.

Annesi, üveys’i çok seviyordu. Onu gözünden bir gün olsun ayırmaya razı olamıyordu. Ancak bu istek başka isteklere de benzemiyordu. Resûlüllah vardı işin içinde. İzin vermeliydi. Ama hemen oğlunu geri döndürecek bir izin olmalıydı bu. Düşündü, düşündü ve şartı iznini şöyle verdi:

– Oğlum, Resûlüllah’ı ziyarete gitmene izin vereceğim, bir şartla ki, Peygamber’in evine varacak, ziyaretini yapacak, başka hiçbir yere uğramadan hemen geri döneceksin. Evinin dışında bir yere gitmene iznim yoktur. Bunu unutma!

Üveys’in sevincine had yoktu. Şartlı da olsa izin çıkmıştı. Demek Medine’ye gidecek, Resûlüllah’m evine varacak, bir iki dakikalık da olsa sohbetinde bulunacaktı. Artık bundan büyük bir saâdet ve nailiyet olamazdı. Hemen yol hazırlığını yaptı. Heybesinin iki gözüne Yemen hurmalarından doldurdu. Annesinin elini öpüp duasını alarak yola koyuldu.

Tozlu yollar, kumlu çöller O’nun için engel sayılmıyordu. Gönlüne Resûlüllah’ı görme sevdası düşmüş, kalbine Peygamber aşkı dolmuştu. Yemen illerinden Medine çöllerine doğru ilerlerken yakıcı sıcakların alev alev inen tesiri O’nun alnından sadece ılık terler akıtmakla kalıyor, aşkını, şevkini zayıflatmıyordu.

Yolda kâh bir kervana rastlıyor, daha sonra istikametlerini değiştiren kervanları bırakıyor, kasideler söyleyip, İlâhiler terennüm ederek Medine yolunda kendi istikametine şaşmadan devam ediyordu. İşte Medine görünmüştü. Peygamber şehrinde Resûlüllah’m hasretini giderecek kim bilir âhir zaman Nebisini nasıl görecekti.
Sora sora aradığı yere yaklaştı. Kime sorsa: resulüllah’ın evi Mescid-i Saâdetin bitişiğinde,

İşte hurma dallarından örülmüş çatısı ile kıldan dokunmuş kapı perdeli Hücre-i Saâdetler..

En başta birinin kapısına yaklaştı. Bütün gücünü toplayarak seslendi:

– Yemen’den ziyaret için geldim, Resûlüllah’ı görmek istiyorum!..

Cevabı heyecanla bekledi. Kalbi tık tık vuruyor, nasıl bir karşılık alacağım heyecanla bekliyordu. Nitekim beklediği cevap geldi de:

– Resûlüllah evinde yoktur. Medine’nin filân mahallesine kadar gittiler. İster mescide geri dönmesini bekleyin, ister o mahalleye gidin, orada ziyaretinizi yapın.

– Ben ne o mahalleye gidebilirim, ne de mescide Resûlüllah’m dönmesini bekleyebilirim. Annem izin vermedi bunlara. Sadece evine gideceksin, başka yere iznim yok, dedi.

Ortalığı derin bir sessizlik kaplamıştı. Düşünüyordu. Annesinin dediğini yerine getirmeli, sözünden çıkmamalıydı. Anne sözüydü bu. Ama beri tarafta da Resûlüllah vardı. Onun ziyareti söz konusu idi. Zihninde sualler uçuştu, cevaplar çatıştı. Öyle mi, böyle mi, gibilerden ihtimaller alabildiğine çoğaldı. Ama anne sözüne sadık kalmak, verdiği sözünde durmak ağır bastı. Kendi kendine söylenerek döndü:

– Gidemem, başka yere gidemem. Oturup Hazret-i Peygamber’in dönmesini de bekleyemem. Annemin izni yok çünkü. Anlaşılan kısmet değilmiş. Zaten benim gibi bir biçare kim oluyor ki, her gün Cebrail ile görüşen bir zatın huzuruna girecek, sohbetinde bulunacak ,Bende Amma cüretkâr bir gençmişim ha?..

Üveys teessürlerini gönlüne gömdü, işin içindeki hikmeti düşünerek geldiği yoldan geri dönmeye karar verdi. Sanki izinden basa basa geri geliyor, yol boyunca da hüzün gözyaşları döküp, elem kasideleri söylüyordu. İşte Yemen hududu içine girmiş, Karan köyüne de gelmişti. Hiç olmazsa biricik annesinin sözünü tutmuş, onun emrinden dışarı çıkmamıştı. O yeterdi kendisine. Nitekim sevgili annesi durumu anlayınca itâat- li Üveys’ine şöyle dua etti:

– Oğlum, sen dünyada beni memnun ettin, Allah da, ahiret de seni memnun etsin de, dünyada göremediğin Resûlüllah’ı âhirette görüp O’na komşu olasın.

Beri tarafta hane-i saâdetine geri dönen Resûlüllah Hazretleri, Âişe validemize sordular:
– Kim geldi buraya, yâ Âişe?

– Yemenden bir genç ziyaretinize gelmişti. Sizi evde bulamayınca annesinin izni olmadığı için yanınıza kadar varamadı, oturup da bekleyemedi. Geri dönüp memleketine gitti.

Efendimizin cevabı şöyle oldu:

~ Kapıdaki nurdan Üveys’in geldiğini anladım. O, annesine itâat edip etmeyeceği hususunda imtihan olundu imtihanı da kazandı. Dünyada beni görmesi nasip değilmiş. Ama âhirette komşum olacaktır.

  Alıntı ile Cevapla

Cevapla
Etiketler
anne, karani, sevgisi, veysel


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)